14 Nisan 2017 Cuma

HATAY GEZİSİ

emekliseyyah

İnsan burnunun ucunu görmezmiş. Söz konusu benim memleketim olunca yazmak zor oluyor. Antakyalı olarak ailemden insan sevgisi, vatan sevgisi ile büyütüldüm. Neden mi söylüyorum, babam şöyle derdi "ermeni komşularımız vardı" "hani şu çınar ağaçlı yol var ya o ağaçları fransızlar dikti" "babaannen fransızca, rumca biliyordu" gibi ifadelerle büyüdük. Antakyalı denince aleviler, ermeniler, rumlar, türkler ve araplarla birlikte içiçe yaşamak, komşuluk yapmak, hoşgörü içerisinde yaşamak demek. Komşunuzun, yeni tanıştığınız insanların  dini, mezhebi, nereli olduğunun önemi yoktur. Önemli olan iyi bir insan olmasıdır. Gittiğiniz her dükkanda size mutlaka bir içecek ikram etmeden göndermezler. Restaurantalarda yemek yedikten sonra içeceğiniz çaylar ikramdır, ücretsizdir.  Camiisi, havrası, kilisesinin bir arada olduğu hoşgörünün şehridir. M.Ö.4000 den günümüze kadar uzanan tarihi, kültürü, doğası, denizi ile çeşitlilik taşır.


emekliseyyah

HATAY'A ULAŞIM

emekliseyyah

Hatay İstanbul'a uçakla 1 saat 40 dakikalık uzaklıkta. Pegasus ve THY ile ulaşım mümkün. Hatay havalimanına ulaştıktan sonra Havaş servisleri ile Antakya merkeze yada İskenderun'a 13TL ücret ödeyerek 40 dakikada gidebilirsiniz. 

HATAY'DA GEZİLECEK YERLER

emekliseyyah

1- HARBİYE(DAPHNE)


Efsaneye göre yunan tanrısı Zeus oğlu Işık tanrısı Apollon ırmak kenarında gördüğü genç ve güzel kız Defne'ye aşık olur. Onunla konuşmak ister ve  Defne'y kovalar. Defne kurtulamayacağını anlayınca "Ey toprak ana beni ört, beni sakla, beni koru" diye yalvarır. Toprak, onun yakarışını duyar, az sonra Daphne yorgunluktan ağrıyan bacaklarının sertleştiğini, odunlaşmaya başladığını hisseder. Gri renkte bir kabuk göğsünün kaplar. Güzel kokulu saçları yapraklara dönüşür. Kolları dallar halinde uzar. Küçük ayakları ise kök olup toprağın derinliklerine doğru iner. O günden sonra Defne ağacı Apollon'un en sevdiği ağaç olur. Defne yaprakları genç tanrının saçlarının çelengi olur. Defne ağacını en çok Hatay'da görebilirsiniz. Harbiye'de de çoktur. Defne kokulu sabunları çarşıdan, Harbiye'nin çıkışındaki stantlardan satın alabilirsiniz. 

emekliseyyah
emekliseyyah


Harbiye şelaleri ile ünlü sayfiye yeridir. Vadinin güneyinden çıkan kaynaklar şelaleleri oluşturur ve Asi nehrine kavuşur. Harbiye olarak bilinen bölgenin antik dönemdeki isimleri Kastalia, Pallas ve Saramanne'dir. Helenistik ve Roma dönemlerinde çağlayanlarıyla tanınan ve dünyaca ünlü bir sayfiye yeri olarak kullanılan Defne, zengin halk kesimi tarafından yapılan çok sayıda köşkleri, tapınakları ve eğlence yerleriyle ünlüydü. İmparator Gallus döneminde Harbiye eski ihtişamını kaybetmeye başlamış, bir daha parlak dönemlerine dönememiştir. Günümüzde ise antik döneme ait herhangi bir yapı kalmamıştır. Şimdi ise Harbiye'de otel ve konaklama tesisleri, balık çiftlikleri, sayfiye ve piknik alanı olarak kullanılmakta. Antakya'yı ziyarete gelip de Harbiye'ye uğramadan dönmeyin. Uluşımı için ise kendi aracınızla yapabilirsiniz. 

emekliseyyah


2- TİTUS TÜNELLERİ(VESPASIANUS) BEŞİKLİ MAĞARA

Titus tünelleri Hatay'ın Samandağ ilçesinde yer almaktadır. Roma İmparatoru Titus Flavius Vespasianus döneminde M.S.1yy'da 1000 esirle 10 yılda yaptırılan bir tüneldir.  Samandağı Roma döneminde önemli bir liman kentidir. Mezopotamyadan gelen ganimet bu limandan Roma'ya ulaştırılır. Musa Dağından gelen sel ile liman kenti kum ve çakılla dolduğu için bu tüneller yaptırılmıştır. Tünellerin 1380 metre uzunluğu olup, Musa dağı oyularak yapılmıştır. 6-7 metre genişliğinde tüneller bulunur. Tünele yaya olarak 1kmlik bir yolculukla ulaşırsınız. Defne ağaçlarının arasında ve kayaların oyuklarının arasında bir zaman yolculuğu yaşarsınız. Aynı zaman mağaralarda ilk çağlarda yaşamış olan insanların kayalarda oyulmuş yataklar, mutfakları yakından görme şansınız olur. Kanalların arasından geçerken karşıdan karşıya geçmek için yapılmış bir köprüye de rastlarsınız. Titus tünellerinin sonunda Beşikli Mağarasına ulaşırsınız. Roma dönemine ait önemli insanların mezarları bulunur. Burayı yılda yaklaşık 50.000 kişi ziyaret etmektedir. Giriş ücreti alınmamaktadır. Titus tünellerine ulaşımı kendi aracınızla yapabilirsiniz.  


3- MUSA AĞACI HIDIRBEY KÖYÜ

Musa ağacı Samandağ ilçesinde yer alır. Hz.Musa ile Hz.Hızır'ın burada buluştuğu ve birlikte Musa dağına çıktıkları rivayet edilir. Hz.Musa susayınca asasını dereye bırakarak su içmek ister, ancak asa bir fidan oluverir. Bu nedenle bu ağaç kutsal sayılır, Musa ağacının içerisi oyuktur. 1000-1200 yıllık olduğu tahmin edilir. Çevresi 21 metredir. Ağacın çevresinde dinlenme alanları ve bir cemevi bulunmaktadır. Samandağı'nda aynı zamanda ipek böcekçiliği yetiştiriciliği de yapılır. Musa ağacının çevresinde uygun fiyatta ipek ürünleri bulmanız mümkündür. Türkiye'nin her yerine ipek tekstil ürünleri gönderilmektedir. 


4- VAKIFLI KÖYÜ


Türkiye'deki tek ermeni köyüdür. Samandağ ilçesine 4km uzaklıktadır. Musa dağının eteklerinde yer alır. Portakal, mandalina bahçelerinin içerisinden geçerek köye ulaşırsınız. Köyde bir adet Aziz meryem Ana kilisesi vardır. Organik tarımla ilgili her türlü sebze ve meyve bulabilirsiniz. Köyde çınar ağacının altında dinlenip taze meyve suları ile yapılmış değişik tadlarda mandalina, portakal çiçeği, gül, dut, limon şerbetlerinden içebilirsiniz. Yine köydeki kadınların hazırlamış oluduğu turunç, ceviz reçelleri, nar ekşileri, konsantre şuruplardan, meyve likörlerinden satın alabilirsiniz.
  




5- ARKEOLOJİ MÜZESİ

Hatay Arkeoloji Müzesi dünyanın en büyük 2.mozaik müzesidir. Hatay'da ilk bilimsel kazılar 1932 yılında başlar. Müze binasının yapımına 1934 başlanılmış olup, 1939 yılında inşaatı tamamlanır.  Amik Ovası'nda, Samandağı'nın El-Mina mevkii, Aççana Höyüğü ve Antakya merkezde yapılan kazılarda bulunan eserler sergilenmektedir. Müzede ; arkeolojik eserler (taş, metal, cam, tabletler, mühür ve mühür baskıları, pişmiş toprak eserleri), arkaik, klasik, hellenistik, roma, bizans, islami, osmanlı dönemi sikkeleri, etnografek eserler olarak mozaikler bulunmaktadır. 

Mozaikler ilk defa Mezopotamya topraklarında M.Ö.4000 yılın sonlarında kilden yapılmış, renkli duvara gömülü sütunlarda kullanılmıştır. Mozaiklerde kullanılan desen zamanın resim ve seramik sanatını yansıtan konulardır. Müzedeki mozaikler M.S.II. ve V.yy aittir. Mitoloji, doğa, günlük yaşam, soyut kavramlar ve dekoratif unsurlar mozaiklerde işlenmiştir. Antakya mozaiklerinde sanatçının adına da rastlanılır. Roma döneminde, Antakya'da kullanılan mozaikler şehrin refah seviyesini de yansıtır. Aynı zamanda pagan inanışından hristiyan kültürüne geçişi de görmek mümkündür.  

Müzede sergilenen mozaikler ise şunlardır:
Mevsimler Mozaiği
Khresis Mozaiği
Dansözler Mozaiği
Soteria Mozaiği
Okeanos Mozaiği
Tarsus Mozaiği
Narkissos Mozaiği
Apollon-Defne Mozaiği

Müzeye ulaşım ise çok basit. Şehir merkezinde Atatürk Caddesi üzerinde kalıyor. Haftasonları açık olup, kış dönemi ziyaret saatleri 08.00/16.30 yaz ziyaret saatleri 09.00/18.30. Müzeye müzekart ile giriş yapabilirsiniz. Giriş ücreti ise 15Tl.

6- HABİB-İ NECCAR CAMİİ

emekliseyyah

Hz.İsa'nın havarilerine ilk inanan ve bu uğurda canını veren bir Antakya'lı olan Habib_i Neccar M.S.40'lı yıllarda bu şehirde yaşamıştır. Anadolu'da yapılan ilk camiidir. Ortaçağ mimari özelliklerini taşır. Şimdiki camii ise Osmanlı dönemi eseridir. Avlunun bir kısmı medrese odaları ile çevrilidir. Caiminin girişinde hemen sağ kısmında kalan odada Hz. İsa'nın havarilerinden Yunus(Pavlus9 ve Yahya (Yuhanna) ile onlara ilk inanan Habib-i Naccar türbesi hemen yanında 4m derinlikte yer alır. 2.katta Şemun Safa türbeside bulunur. Caminin sol kapısından içeri girip 3 basamak aşağıya inmeniz gereklidir. Kur'an-ı Kerin'de Yasin Suresinin 13-27 ayetlerinde olayı anlatılan şehittir. 



Marangozluk yaptığı için Naccar ismiyle anılmıştır. Şehrin yakınında bulunan dağda ibadet ediyor ve şehirde puta tapanlardan ayrı yaşıyordu. Bir gün dağda koyunları otlatırken iki ilçiyle karşılaştı. (M.S.33) Onlara kim olduklarını ve nereden geldiklerini sordu. Elçiler "Biz Hz.İsa'nın elçileriyiz. İnsanların putları terk edip, Allah'a ibadet etmelerini hatırlatmakv gelecek olan son peygamber Hz.Muhammed'i müjdelemek için geldik" dediler. Habib_i Neccar ; Elçi olduğunuzu ispat edecek bir deliliniz var mı?diye sorar. Elçiler: "Biz Allahın izniyle hastaları iyileştirir, körlerin gözünü açar ve ölüyü diriltebiliriz" dediler. Habib_i Neccar, iki yıldan beri hasta olan çocuğunu onlara gösterdi. Ve onun iyileştirilmesini ister, Elçiler Allah'a dua ederek, ocuğu iyileştirir. Bunun üzerine Habib_i Neccar elçilerin davetini kabul eder ve Hz.Muhammed'in geleceğini 600 sene önceden kabul ederek, iman eder.



Elçilerin davetini kabul etmeyen halk ise elçileri öldürmek ister. Bunu duyan Habib-i Neccar şehirden koşarak elçilerin yanına gelir ve inanmalarını ister. Kur'an-ı Kerim de kısas şöyle anlatılır. 

"Şehrin öbür ucundankoşarak bir adam geldi. Ey kavmim! Bu elçilere uyunuz! dedi. Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu kimselere uyunuz. Çünkü onlar kurtuluşa ermiş kimselerdir"(36/20-21) Şehir halkı ise nasihatını dinlemeyerek Habib-i Neccar'ı taşlayarak öldürür. Şehit olan Habib-i Neccar ise cennetle müjdelenir. 


"Gir cennete dinuldu. Rabbimin beni bağışladığını ve beni ödüllendirdiğini keşke kavmim bilseydi dedi."Kur'an-ı Kerim 36/26)


Her zaman Kur'an-ı Kerimin kalbi Yasin Süresinde okuduğumuz kısas işte budur. Bu sebeple müslümanların ziyaret yeridir. Antakya'ya gelen yerli ve yabancı turistlerin uğradıkları ilk yerlerden biridir. 


Söylentilere göre Habib-i Neccar'ın kafası kesilmiş ve şimdiki camiide sadece dağdan yuvarlanarak aşağıya düşen kafası, gövdesi ise dağda bulunmaktadır. St.Pierre Kilesesinin yanında bulunan Habib-i Neccar'n ayrıca mezarı bulunmaktadır. 



7- ST.PIERRE KİLİSESİ(AZİZ PETRUS)


emekliseyyah

Kilise Stauris Haç Dağı'nın batısında kayalara oyulmuş, 13 m derinliğinde ve 9.5 m genişliğinde ve 7m yüksekliğinde bir mağaradan oluşmaktadır. Antakya'daki ilk hristiyanların gizli toplantıları için kullandıkları bu mağara hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri olarak kabul edilmiştir. 

İncil'in Resullerin İşleri bölümünde Saint Barnabas'ın Tarsus'a giderek Saint Paul'u Antakya'ya getirdiği Antakya'da bir yıl birlikte çalışarak hristiyanlığı yaydığı ve bu yeni dine inanalara "Hristiyan" adının verilmesini ilk kez Antakya'da gerçekleştiği belirtilmektedir. Bu bilgilere ek olarak Saint Paul Galatyalılara o günkü durumunu bu kilisede tartıştığı söylenir. Hristiyan geleneği Saint Pierre'ı Antakya Kilisesinin kurucusu ve burada oluşan Hristiyan topluluğun ilk başpapazı kabul edilir. 



emekliseyyah

8- UZUN ÇARŞI

emekliseyyah

Antakya merkezde yer alan yöre halkının alışveriş yaptığı, aradığınız herşeyi bulabileceğiniz İstanbul kapılı çarşıyı da benzeyen uzun çarşı. Daracık sokakları, avluya çıkan dükkanları ile kalabalıklar arasında kaybolursunuz. Taze yiyecekleri, organik gıdaları, zeytinyağları, nar ekşileri, salçaları, sabunları tezgahlarda görebilirsiniz. 


emekliseyyah


HATAY'DA NE YENİR NE İÇİLİR?

emekliseyyah

Antakya leziz yemekleri, mezeleri, baharatları, tatlıları ile yeme-içme meraklılarının fazlasıyla da ziyaret ettiği bir yerdir. Taze , organik ve günlük olarak yapılan yemekler çeşitliliği ile de göz doyurur. Bazı yemekleri sadece mevsiminde yiyebilirsiniz. Örneğin zahter salatası mart ayından başlar yaz sonlarına kadar dağlardan toplanan kekik ile yapılır. Mumbar yemek istiyorsanız sadece cuma günleri Sultan Sofrasında yiyebilirsiniz. Künefe ise taze peynir ve közde pişirilerek yapılar. Mor havuçlu pilavı, keşşir dolması, mualla, zahter salatası, humus, libye, şıhıl mahşi, oruk, saç oruğu, kaytaz böreği, tepsi kebabı, biberli ekmek, kömbe, künefe, kerebiç, bıcı bıcı farklı lezzetlerdendir. Fiyatları ise büyükşehirlere göre uygundur.  

                                                         

HATAY SULTAN SOFRASI

İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Sultan Sofrası Antakya ile özdeşleşmiş lezzet mekanıdır. Yöresel mutfakta en fazla çeşidi bulabileceğiniz bir mekandır. Bazı yemekler sadece mevsiminde bulunur. Ya da bazı özel yemekler sadece belli günlerde pişirilir. 


emekliseyyah

PÖÇ KASABI

Pöç kasabı antakya tepsi kebabı, kağıt kebabını taze olarak tüketilen lezzetlerden. Antakya restaurantalarında kasaptan arka kısmına bir avlu çıkar ve kasapta yemek yenir. Sebebi de taze olarak gözünüzün önünde bıçak ile kıyma edilerek et hazırlanır ve fırına verilir. Ayranı ise gümüş taslarda içerseniz. Yaklaşık olarak 30-35TL mfiyatı vardır. 

ÇINAR ALTI YUSUF USTA 

Antakya uzun çarşının içerisinde yer alır. Daha önceleri sadece Yusuf Ustanın yeri var iken ünlü olduktan sonra daha çok künefe dükkanı yan taraflarına açılmıştır. Avludu büyük bir çınar ağacı bulunur. Künefenin özelliği taze tuzsuz peynirin kaşar peyniri gibi eriyerek kadayıfın tepside yavaş yavaş pişirilmesi ile oluşur. Üzerine şerbet ve bol antep fıstığı dökülür, yazın maraş dondurması ile servis yapılır. Bir porsiyonu 7TL'dır. 

emekliseyyah
Keyifli gezileriniz olsun...

Şule Solak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder